Pazar, Temmuz 12, 2009

günaydın

bende bıraktığın heyecan şu anda tenimi yırtarcasına akıp gidiyor. biraz tuzlu sadece. bende seni böyle tuzlu bir haldeyken içime çekmiştim. tuz, kan, hırs, kıskançlık ve tutku içinde yoğurulup, birbimizi aşındırdık. biliyordum ben, herşeyi bitirdiğimizde ne sen ne de ben kalacaktık geride. bu yüzden bitiremedik, onun yerine kişiliklerimizi parçaladık ve birbirimizi öldürmeye hala çalışıyoruz. sadece sevgi olsaydı aramızda mutlu olup yaşar giderdik öyle değil mi? son kalan hayat parçamı da alıp gitsem yine de sensiz yaşayamam.

zaman zaman sensiz nefes alabildiğim ortamlar yaratmaya çalışıyorum. sensiz eski günlerime dönmek için uğraşıyorum. o zaman eski ben, sorumsuz ben, bencil ben, neşeli ve umursamaz ben alışılagelmiş bir şekilde yaşayacağımı düşünüyorum. ama hep geçmiş, bugün değişmiş olduğu müddetçe kabullenilemez oluyor. ve eski zamanlarım, bundan bir dakika öncelerim dönülemeyecek kadar berbat, mantıksız, çocuksu geliyor. işte bu yüzden bugün gidilebilecek, kaçılabilecek hiç bir yeri bilmiyorum. sensizlik en çok özlediğim şeyken, sensiz solumalarım kaybedilmiş en değerli hazineler. tüm enerjini içime çekip, ben ben olmaktan çıkarsam ancak... sanırım ancak böyle bir çıkış yolu bulabilirim.

bir an için çıksam hayatından, yanık tenli omuzundan dalga sesleri vardı gülüşlerde
sen geçerken sahilden sessizce, gemiler kalkar yüreğimden gizlice

Hiç yorum yok: