Çarşamba, Ocak 08, 2014

Bir Hikayenin Başı...

Hep aynı yerde dönüyorum, patinaj yapan bir lastik gibi. Gidecek yerim olmadığından… Düşünecek başka bir şeyim olmadığından hep geçmişe gidiyorum. Yıllar öncesine, böylece yeniden yeniden genç olabiliyorum.

Bu anlatacaklarım biraz hayalle karışık, eski bir anının yeniden rüyası gibi. Olmasını istemediklerim çıkarılmış, olmayanlar oldurulmuş ve süreler kısaltılıp, uzatılmış. Aşklar daha samimi ve sevişmeler daha tatmin edici. Ah hayır, asla bu konuda kendime yalan söyleyemiyorum, en kötü sevişmelerim seninleydi!

Bencil bir domuz olduğunu bağırmak isterdim, tıpkı diğer tüm kadınlar gibi. Tüm, aşık, diğer kadınlar. Belki aşık olamadığımdandır, bunu diyemiyorum. Sahi, aşk seninleyken anlamını unuttuğum bir kelime miydi? Yo hayır, yine sana atamıyorum suçu.

Kısaca hikayemiz: ben orada duruyordum. Sen de o gün oradan geçme kararı almıştın. İşte kaderin mucizevi anlarından biri! Ben eksiktim, sen de öyle. İki farklı yanlıştık, ama doğru olmadık. Seninle olup bitene işte en çok bu yüzden kızıyorum. Neden bir an bile doğru olamadık?

Hiç yorum yok: