Pazartesi, Ağustos 15, 2005

bozcaada cefası

gittim bozcaadaya... gitmeye miydim, neydim.

önce mutlaka gitmeliyim yoksa çatlarım diyenler için faideli bilgiler:

- İstanbul'dan yola kendi aracınızla çıkacaksanız gece 3 gibi çıkmanız yeterli. Ben hız kurallarına ısrarla uyan bir kişi olarak her şeye yetişebildim. hatta benim her yerde durmak isteyen yol arkadaşım ablama rağmen.
- yol pek güzel agustos'da. fotograf çekin bolca. özellikle gün doğarken.
- ucuz olsun diye çanakkale üzerinden gittik biz. eceabatta süperdi, vapur boştu ve kaptan hoştu :P
- geyikliye geldik, saat 10:30'a yetiştik.
- yanınızda sahilde kullanılmak üzere ve rüzgara dayanıklı şemsiye götürün.
- aracınızla gidiyorsanız merkez dışındaki bir bağ evinde kalmanız daha çok hoşunuza gidebilir.
- rüzgar nedeniyle oluşacak baş ağrılarınız ve güneş kremlerinizi - nemlendiricinizi mutlaka yanınıza alın.

niye hoşnutsuz kaldım:
- fiyatlar adada olmanın fahişliğiyle mideye kramp geçirebilir. özellikle balık lokantalarına dikkat, istanbuldan farkı yok.
- balık lokantasında balık pişirmeyi bilmiyorlar, bize suşi getirdiler. yani pişmemişti
- salatadan da sinek çıktı.
- esnaf inanılmaz pahalıya satıyor. mümkünse bir şey almayın. burada 12 milyona sattıkları şarap, 3,5 milyona taksimde satılıyor.
- pansiyonların fiyatları 30 ile 35. bazı kendini bilmezler de 60 alıyor kişi başı. ne veriyor derseniz, küçücük manzarasız odalar ve peynir zeytin kahvaltı.
- deniz o kadar soğuk ki, girilmiyor. bir arkadaşım hasta oldu. hayatımda bu kadar soğuk suyu bir tek buzdolabında şişe içinde gördüm. suya girilemediği için herkes sahilde oturuyor ve kapkara.
- feribot 1,5 saat rötarla çalışıyor. boş yere beklemeyin...

mutlaka yapın:

- geldiniz için küfredin ve bir daha gelmemeye yemin edin.
- ezineden peynir alın. bir de zeytin.
- geyiklide kalın, daha iyi...

resimleri sonra eklerim :)

Hiç yorum yok: