Cumartesi, Aralık 06, 2008

az önce içtim ruhumu. sarhoşsam nedeni bundandır

gözlerini kapa ve bir düş gör. bende senin için dua edeceğim bu sırada.

düşün ki beni, saçlarım biraz dağılmış. topladığım, onları zapdetmeye çalıştığım için bana kırılmış, kulağımdan, boynumdan dökülüyorlar parça parça. yüzümü yalayıp geçiyor başımı her onay için salladığımda. üzerimdeki uzun ve önü açık hırkanın yakası kaymış, beyaz atletim görünüyor içinden. bir tütsü yakmışım, bu yüzden gözlerim kızarmış. ama öte yandan sana da hapşurmayı çok seviyorum diyorum parlak kırmızı bir ağızla.

düne göre belki biraz zayıflamışımdır ya da yemişimdir çokça. sıcaktan dolayı bedenim nemli olabilir ama yine de her zamanki gibi üşüyen bir tenle.

sana önce dolu dolu bir araba kullanmaktan bahsederim, bir deniz kenarında. masmavi uçurumunu anlatırım. kimsesiz yolları. hiç kimseye ait olmayan kayaları, ağaçları. bir gün bir ev kuracağımı söylerim hayalimde oralara. sana ne çok sevdiğimi söylerim seni, tıpkı onları sevdiğim gibi. anlar mısın diye düşünemem.

masada oturuyorum senin tam karşında, ama kaykılmışım biraz. hep rahatıma düşkün olduğum gibi. ayağımı uzatmışım diğer sandalyenin üzerine.

sana bir buddha bar sözüm vardı diyorum. işte şimdi söylüyor kadın yavaşça ve içli. ne dediği anlaşılmaz bir de. bana senin kim olduğunu anlat. ben bir psikiyatrist değilim, ben annen değilim, ben bir iş arkadaşın değilim, ben kız kardeşin değilim. her kimsem ben oyum, sadece seni düşünen biri.

düşün ki ben yokum.

Hiç yorum yok: